İnsan kendini nasıl anlatır ?

Melis

New member
Kendini Anlatmak: İnsanlığın En Karmaşık Basitliği

Bir gün bir forumda “İnsan kendini nasıl anlatır?” diye bir başlık açıldı. Cevaplar arasında biri “Ben hâlâ WhatsApp’ta kendimi anlatamıyorum, burada mı becereceğim?” yazmıştı. Açıkçası haklıydı. Çünkü kendini anlatmak, özellikle de samimi, net ve anlaşılır bir şekilde anlatmak; sudoku çözmek, eski sevgiliyi unutmamak ve kahve bağımlılığını “sosyal alışkanlık” diye açıklamak kadar zordur.

Ama yine de deniyoruz. Çünkü her insan, az ya da çok, anlatılmak istiyor. “Ben buyum” diyebilmek istiyor. Peki gerçekten nasıl yapılır bu? Ve neden bu kadar çetrefilli bir mesele haline gelir?

---

1. Ayna Karşısında Anlatmak: Kendine Dürüst Olmak

Kendini anlatmanın ilk adımı, aslında “kime” anlattığını anlamaktır. Çünkü çoğu zaman anlattığımız kişi değil, onun bizimle ilgili kafasında kurduğu karakter konuşur.

Bir kadın, kendini anlatırken “Ben duygusal biriyim” der. Dinleyen erkek hemen stratejik moduna geçer: “Demek ki kriz anında ağlayabilir, o zaman sakinleştirici sözler hazırlayayım.”

Oysa kadın orada “Ben empatiyle yaklaşırım, ilişkide duygusal zekaya önem veririm” demek istemiştir. Ama tercüme hatası olmuştur.

Benzer şekilde, bir erkek “Ben mantıklı biriyim” dediğinde, dinleyen kadın bazen bunu “Soğuk ve mesafeli biri” olarak okur. Oysa o sadece, “Kriz anında çözüm bulurum, duygusal panik yerine plan yaparım” demek istemiştir.

Burada mesele, cinsiyet değil; farklı düşünme biçimleri. Bazı insanlar kendini planlarla anlatır, bazıları hikâyelerle. Bazısı sessizliğiyle bile kendini anlatır. Yani herkesin “dili” başka.

---

2. Kelimeler Yetmez, Enerji Anlatır

Kendini anlatmak, çoğu zaman kelimelerden daha fazlasını gerektirir. Ses tonu, jestler, bakışlar… Hatta bazen sessizlik bile en net anlatım biçimidir.

Bir düşünün: Birisi size “İyiyim” der ama yüzündeki ifade “yardım gönderin, ruhsal çöküşteyim” der.

Gerçek anlatım, sözün ötesindedir. Çünkü insanlar yalnızca kelimeleri değil, enerjiyi de okur. Empati burada devreye girer. Karşındakiyle bağlantı kurmadan, kendini doğru anlatmak zordur.

Yani bazen en iyi açıklama, “anlatma çabası” değil, “anlaşılma isteği”dir.

---

3. Klişelerin Laneti: “Ben Aslında Çok Farklıyım” Sendromu

Forumlarda, profillerde, hatta ilk buluşmalarda en sık duyulan cümlelerden biri:

“Ben aslında diğerlerinden farklıyım.”

İtiraf edelim, bu cümle kadar sıradan bir cümle yok. Çünkü herkes bunu söylüyor. Farklı olma arzusu o kadar yaygın ki, ironik biçimde hepimizi birbirine benzetiyor.

Gerçek fark, bunu söylememekte. Fark, kendini anlatırken etiketlerden kaçabilmekte: “Ben dürüstüm”, “Ben sadığım”, “Ben açık fikirliyim” gibi sıfatların değil, deneyimlerin konuştuğu yerde.

Bir kişi “Ben dürüstüm” dediğinde değil, kimse izlemiyorken de doğruyu yaptığında anlaşılır bu. O yüzden kendini anlatmak, aslında yaşadıklarının hikâyesini paylaşmaktır.

---

4. Erkek Stratejisi – Kadın Empatisi: Ama Bu Sefer Farklı Konuşalım

Erkekler genelde anlatırken “çözüm üretme” odaklıdır. Sorun varsa harita çıkarır, plan yapar, yol çizer.

Kadınlar ise anlatırken “bağ kurma” odaklıdır. Duyguyu hisseder, anlamaya çalışır, ortak bir zemin arar.

Ama bu iki yaklaşım birbirine zıtmış gibi görünse de, aslında tamamlayıcıdır.

Bir erkek “Ben seni dinliyorum ama çözüm bulmaya çalışıyorum” derken, bir kadın “Ben seni dinliyorum ama seninle hissetmeye çalışıyorum” diyordur.

Biri köprü kurar, diğeri o köprüden duygusal bağ geçirir.

İdeal anlatım, bu ikisinin dengesidir. Hem empatiyle hem stratejiyle. Çünkü bazen sadece anlamak yetmez, bazen de birlikte bir yol çizmek gerekir.

---

5. Kendini Anlatmak mı, İnşa Etmek mi?

Belki de soruyu ters çevirmek gerek: İnsan kendini mi anlatır, yoksa kendini mi inşa eder?

Çünkü çoğu zaman, anlatırken aslında kim olduğumuzu değil, kim olmak istediğimizi tarif ederiz.

“Ben sabırlı biriyim” diyen biri, belki de sabırsızlığını terbiye etmeye çalışıyordur.

“Ben özgür ruhluyum” diyen biri, belki de kendini bir kafesten kurtarma sürecindedir.

Bu yüzden anlatmak, aynı zamanda bir yaratım sürecidir. Kendini nasıl anlattığın, kim olduğun kadar kim olmak istediğini de gösterir.

---

6. Dijital Çağda Kendini Anlatmak: Filtreler, Biyolar ve Emoji Dili

Artık kendimizi anlatmak sadece konuşmakla olmuyor. Profil açıklamaları, tweet’ler, story’ler, emoji kombinasyonları bile birer anlatım biçimi.

Birisi “🌻☕📚✨” yazıyorsa, aslında “Ben sakin, entelektüel ve biraz melankolik biriyim” diyor olabilir.

Ama aynı kişi tartışmada “😤🔥💪” emojilerini kullandığında, karşındakine “Şu an stratejik değil, içgüdüsel bir evrim yaşıyorum” mesajı göndermiş olur.

Yani dijital anlatımda da aynı kural geçerli: ne söylediğin kadar, nasıl söylediğin de önemlidir.

Gerçek anlatım, imajı değil, özü gösterendir.

---

7. Sonuç: Anlatmanın Cesareti

Kendini anlatmak, cesaret ister. Çünkü anlatmak, bir nevi kendini çıplak bırakmaktır.

Kimi zaman yanlış anlaşılırız, kimi zaman fazla açılırız, kimi zaman da tamamen kapatırız.

Ama anlatmadıkça kimse gerçekten kim olduğumuzu bilemez.

O yüzden belki de en iyi başlangıç şu sorudur:

“Ben bugün kime, nasıl bir versiyonumu anlatıyorum?”

Çünkü insan, her anlatışında kendine de biraz daha yaklaşır.

Ve belki de nihai amaç, bir gün anlatma ihtiyacı duymadan anlaşılabilmektir.

Ama o güne kadar, hepimiz küçük küçük forumlarda, sohbetlerde, not defterlerinde kendimizi anlatmaya devam edeceğiz.

Kimi zaman mizahla, kimi zaman hüzünle…

Ama mutlaka bir umutla:

“Belki bu sefer, biri gerçekten anlar.”