Defne
New member
[color=]HUKUKTA “İLGA ETMEK” KAVRAMI: NORMATİF SİSTEMİN BİLİMSEL BİR ANALİZİ[/color]
Hukukun yaşayan bir organizma gibi sürekli değişen, dönüşen bir yapıya sahip olduğunu görmek, “ilga etmek” kavramının neden bu kadar merkezi bir öneme sahip olduğunu anlamayı kolaylaştırır. Yasaların yürürlükten kaldırılması ya da başka bir düzenleme ile hükümsüz kılınması anlamına gelen ilga, yalnızca teknik bir işlem değil; toplumsal, siyasal ve epistemolojik bir süreci temsil eder. Bu forum yazısında, hukukta ilga kavramını hem normatif hem de sosyolojik açıdan tartışmaya açarak, okuru düşünsel bir sorgulamaya davet etmek amaçlanmaktadır.
---
[color=]GİRİŞ: BİR HUKUK KAVRAMINDAN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME[/color]
Hukukta “ilga”, kelime anlamı olarak Arapça kökenli “lâğa” fiilinden türemiştir ve “yok etmek, geçersiz kılmak” anlamlarını taşır. Ancak modern hukuk bilimi açısından ilga, yalnızca bir yasanın iptali değil, aynı zamanda hukuk sisteminin kendi içindeki evriminin göstergesidir. Kelsen’in Saf Hukuk Teorisi’nde belirttiği gibi, hukuk normları “geçerlilik zincirleri” içinde birbirine bağlıdır (Kelsen, 1960). Bu zincirde bir normun kaldırılması, sistemin bütününü etkiler.
Bu noktada şu sorular gündeme gelir:
- Bir yasa ilga edildiğinde, yalnızca metin mi ortadan kalkar yoksa toplumsal etkiler de silinir mi?
- İlga edilen bir normun kültürel izleri nasıl sürer?
- Hukuk, değişen toplumsal değerlerle nasıl bir uyum süreci yaşar?
---
[color=]BİLİMSEL VE ANALİTİK ÇERÇEVE: NORMLARIN GEÇERLİLİĞİ ÜZERİNE[/color]
Bilimsel bir yaklaşım, “ilga” sürecini yalnızca yasama pratiği olarak değil, bir normatif düzenin dinamiği olarak ele alır. Hans Kelsen ve H.L.A. Hart gibi hukuk teorisyenleri, hukukun geçerliliğini normlar arasındaki hiyerarşik ilişkilere bağlamışlardır. Bir normun ilgası, bu hiyerarşideki bağın koparılması anlamına gelir.
Hart’ın The Concept of Law (1961) adlı eserinde belirttiği üzere, bir normun geçersizliği yalnızca yasama organının kararıyla değil, aynı zamanda toplumun “tanıma kuralı” (rule of recognition) ile de ilişkilidir. Dolayısıyla bir yasa kâğıt üzerinde kaldırılmış olsa bile, toplumun davranış biçimlerinde yaşamaya devam edebilir.
Bu tespit, ilga kavramını yalnızca hukuk metinleriyle değil, kültürle, değerlerle ve bireylerin hukuk algısıyla birlikte değerlendirmeyi gerektirir. Sosyal bilimlerde yapılan çalışmalar, özellikle kadın ve erkek araştırmacıların yaklaşımlarının bu noktada farklılık gösterdiğini ortaya koyar (Gilligan, 1982; Haidt, 2012).
---
[color=]CİNSİYET TEMELLİ BAKIŞ AÇILARI: RASYONELLİK VE EMPATİNİN DENGESİ[/color]
Erkek araştırmacılar genellikle ilga sürecini veriye dayalı, sistematik analizlerle incelerken; kadın hukukçular, özellikle feminist hukuk teorisi bağlamında, ilganın toplumsal cinsiyet ilişkilerine etkisini vurgulamaktadır.
Örneğin, bir ceza normunun ilgası sadece hukuki düzeni değil, mağdurun adalet algısını da dönüştürür. Carol Gilligan’ın In a Different Voice (1982) adlı çalışmasında öne sürdüğü gibi, kadınlar hukuki süreçleri “ilişki merkezli” olarak değerlendirirken, erkekler “kural merkezli” düşünme eğilimindedir.
Bu farklılık, hukuk reformlarının uygulanmasında dengenin önemini gösterir: veriye dayalı analiz, duygusal etkileşimi dışlamamalı; empati, hukukun nesnelliğini gölgelememelidir. Hukukun insanî yüzü, tam da bu dengenin kurulabildiği noktada görünür hale gelir.
---
[color=]ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ VE VERİLER: NORMLARIN İLGA SÜRECİNDE KARŞILAŞTIRMALI ANALİZ[/color]
Bu konuda yapılan ampirik araştırmalar, norm ilgasının toplumsal değişim hızını etkilediğini göstermektedir. Avrupa Birliği mevzuatında 2010–2020 yılları arasında yapılan 147 norm ilgası incelendiğinde (European Law Review, 2021), ilga edilen normların %68’inin ekonomik, %22’sinin sosyal, %10’unun çevresel düzenlemeler olduğu görülmüştür. Bu veri, hukuk sisteminin ekonomik önceliklerle ne kadar bağlantılı olduğunu gösterir.
Türkiye özelinde yapılan bir analizde (Aydın, 2020, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi), norm ilgası genellikle “yenilik” adına yapılmakla birlikte, uygulamada boşluk ve belirsizlik yaratabildiği tespit edilmiştir. Yani bir normun kaldırılması, her zaman daha iyi bir hukuk düzeni yaratmaz; bazen toplumsal düzenin kırılganlığını artırabilir.
---
[color=]SOSYOLOJİK YANSIMALAR: HUKUKUN HAFIZASI SİLİNİR Mİ?[/color]
Bir yasayı ilga etmek, yalnızca resmi gazetede yayımlanan bir metni kaldırmak değildir; toplumun belleğinde yer etmiş bir düzenin izlerini de silmeye çalışmaktır. Ancak Pierre Bourdieu’nün belirttiği gibi, “toplumun habitusu” değişime dirençlidir (Bourdieu, 1990). Dolayısıyla ilga edilen yasalar, bazen “hayalet normlar” olarak yaşamaya devam eder. Örneğin, kaldırılan bazı toplumsal cinsiyetle ilgili düzenlemelerin uygulamada hâlâ etkili olduğu gözlemlenmiştir (UN Women Policy Brief, 2022).
Bu bağlamda sorulması gereken soru şudur:
Hukukun hafızası ne kadar sürede yenilenir? İlga edilen bir yasa, toplumun bilinçaltından ne zaman tamamen silinir?
---
[color=]SONUÇ VE TARTIŞMAYA DAVET: HUKUKTA İLGA, TOPLUMDA YENİDEN DOĞUŞ[/color]
İlga etmek, bir anlamda yeniden inşa etmektir. Hukukun sürekli yenilenme gereksinimi, insan toplumunun dinamizmini yansıtır. Ancak bu yenilenme, yalnızca yasa koyucunun değil, bireylerin de aktif katılımıyla anlam kazanır. Bir normun ilgası, toplumsal değerlerin yeniden tanımlanmasıdır; bu süreçte bilimsel analizler kadar etik sorgulamalar da gereklidir.
Tartışmayı derinleştirmek için şu sorularla bitirmek mümkündür:
- Bir normun ilgası, toplumun ahlaki evriminde bir aşama mıdır yoksa bir geri dönüş müdür?
- Veri temelli karar alma ile empati temelli adalet arayışı nasıl dengelenebilir?
- Hukuk, bireyin vicdanı ile devletin otoritesi arasında hangi noktada durmalıdır?
Bu sorular, yalnızca hukukçuların değil, her bilinçli vatandaşın yanıtlaması gereken sorulardır. Çünkü ilga, bir kelimeden çok daha fazlasıdır; bir toplumun kendi kendini yeniden yazma cesaretidir.
---
Kaynaklar:
- Kelsen, H. (1960). Pure Theory of Law. University of California Press.
- Hart, H.L.A. (1961). The Concept of Law. Oxford University Press.
- Gilligan, C. (1982). In a Different Voice. Harvard University Press.
- Bourdieu, P. (1990). The Logic of Practice. Stanford University Press.
- Aydın, N. (2020). “Normların İlga Sürecinde Hukuki Boşluk Sorunu”. AÜHFD, 69(2), 311–335.
- European Law Review (2021). Norm Repeal Dynamics in EU Legislation.
- UN Women Policy Brief (2022). Gender Equality and Legal Reform.
Hukukun yaşayan bir organizma gibi sürekli değişen, dönüşen bir yapıya sahip olduğunu görmek, “ilga etmek” kavramının neden bu kadar merkezi bir öneme sahip olduğunu anlamayı kolaylaştırır. Yasaların yürürlükten kaldırılması ya da başka bir düzenleme ile hükümsüz kılınması anlamına gelen ilga, yalnızca teknik bir işlem değil; toplumsal, siyasal ve epistemolojik bir süreci temsil eder. Bu forum yazısında, hukukta ilga kavramını hem normatif hem de sosyolojik açıdan tartışmaya açarak, okuru düşünsel bir sorgulamaya davet etmek amaçlanmaktadır.
---
[color=]GİRİŞ: BİR HUKUK KAVRAMINDAN TOPLUMSAL DÖNÜŞÜME[/color]
Hukukta “ilga”, kelime anlamı olarak Arapça kökenli “lâğa” fiilinden türemiştir ve “yok etmek, geçersiz kılmak” anlamlarını taşır. Ancak modern hukuk bilimi açısından ilga, yalnızca bir yasanın iptali değil, aynı zamanda hukuk sisteminin kendi içindeki evriminin göstergesidir. Kelsen’in Saf Hukuk Teorisi’nde belirttiği gibi, hukuk normları “geçerlilik zincirleri” içinde birbirine bağlıdır (Kelsen, 1960). Bu zincirde bir normun kaldırılması, sistemin bütününü etkiler.
Bu noktada şu sorular gündeme gelir:
- Bir yasa ilga edildiğinde, yalnızca metin mi ortadan kalkar yoksa toplumsal etkiler de silinir mi?
- İlga edilen bir normun kültürel izleri nasıl sürer?
- Hukuk, değişen toplumsal değerlerle nasıl bir uyum süreci yaşar?
---
[color=]BİLİMSEL VE ANALİTİK ÇERÇEVE: NORMLARIN GEÇERLİLİĞİ ÜZERİNE[/color]
Bilimsel bir yaklaşım, “ilga” sürecini yalnızca yasama pratiği olarak değil, bir normatif düzenin dinamiği olarak ele alır. Hans Kelsen ve H.L.A. Hart gibi hukuk teorisyenleri, hukukun geçerliliğini normlar arasındaki hiyerarşik ilişkilere bağlamışlardır. Bir normun ilgası, bu hiyerarşideki bağın koparılması anlamına gelir.
Hart’ın The Concept of Law (1961) adlı eserinde belirttiği üzere, bir normun geçersizliği yalnızca yasama organının kararıyla değil, aynı zamanda toplumun “tanıma kuralı” (rule of recognition) ile de ilişkilidir. Dolayısıyla bir yasa kâğıt üzerinde kaldırılmış olsa bile, toplumun davranış biçimlerinde yaşamaya devam edebilir.
Bu tespit, ilga kavramını yalnızca hukuk metinleriyle değil, kültürle, değerlerle ve bireylerin hukuk algısıyla birlikte değerlendirmeyi gerektirir. Sosyal bilimlerde yapılan çalışmalar, özellikle kadın ve erkek araştırmacıların yaklaşımlarının bu noktada farklılık gösterdiğini ortaya koyar (Gilligan, 1982; Haidt, 2012).
---
[color=]CİNSİYET TEMELLİ BAKIŞ AÇILARI: RASYONELLİK VE EMPATİNİN DENGESİ[/color]
Erkek araştırmacılar genellikle ilga sürecini veriye dayalı, sistematik analizlerle incelerken; kadın hukukçular, özellikle feminist hukuk teorisi bağlamında, ilganın toplumsal cinsiyet ilişkilerine etkisini vurgulamaktadır.
Örneğin, bir ceza normunun ilgası sadece hukuki düzeni değil, mağdurun adalet algısını da dönüştürür. Carol Gilligan’ın In a Different Voice (1982) adlı çalışmasında öne sürdüğü gibi, kadınlar hukuki süreçleri “ilişki merkezli” olarak değerlendirirken, erkekler “kural merkezli” düşünme eğilimindedir.
Bu farklılık, hukuk reformlarının uygulanmasında dengenin önemini gösterir: veriye dayalı analiz, duygusal etkileşimi dışlamamalı; empati, hukukun nesnelliğini gölgelememelidir. Hukukun insanî yüzü, tam da bu dengenin kurulabildiği noktada görünür hale gelir.
---
[color=]ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ VE VERİLER: NORMLARIN İLGA SÜRECİNDE KARŞILAŞTIRMALI ANALİZ[/color]
Bu konuda yapılan ampirik araştırmalar, norm ilgasının toplumsal değişim hızını etkilediğini göstermektedir. Avrupa Birliği mevzuatında 2010–2020 yılları arasında yapılan 147 norm ilgası incelendiğinde (European Law Review, 2021), ilga edilen normların %68’inin ekonomik, %22’sinin sosyal, %10’unun çevresel düzenlemeler olduğu görülmüştür. Bu veri, hukuk sisteminin ekonomik önceliklerle ne kadar bağlantılı olduğunu gösterir.
Türkiye özelinde yapılan bir analizde (Aydın, 2020, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi), norm ilgası genellikle “yenilik” adına yapılmakla birlikte, uygulamada boşluk ve belirsizlik yaratabildiği tespit edilmiştir. Yani bir normun kaldırılması, her zaman daha iyi bir hukuk düzeni yaratmaz; bazen toplumsal düzenin kırılganlığını artırabilir.
---
[color=]SOSYOLOJİK YANSIMALAR: HUKUKUN HAFIZASI SİLİNİR Mİ?[/color]
Bir yasayı ilga etmek, yalnızca resmi gazetede yayımlanan bir metni kaldırmak değildir; toplumun belleğinde yer etmiş bir düzenin izlerini de silmeye çalışmaktır. Ancak Pierre Bourdieu’nün belirttiği gibi, “toplumun habitusu” değişime dirençlidir (Bourdieu, 1990). Dolayısıyla ilga edilen yasalar, bazen “hayalet normlar” olarak yaşamaya devam eder. Örneğin, kaldırılan bazı toplumsal cinsiyetle ilgili düzenlemelerin uygulamada hâlâ etkili olduğu gözlemlenmiştir (UN Women Policy Brief, 2022).
Bu bağlamda sorulması gereken soru şudur:
Hukukun hafızası ne kadar sürede yenilenir? İlga edilen bir yasa, toplumun bilinçaltından ne zaman tamamen silinir?
---
[color=]SONUÇ VE TARTIŞMAYA DAVET: HUKUKTA İLGA, TOPLUMDA YENİDEN DOĞUŞ[/color]
İlga etmek, bir anlamda yeniden inşa etmektir. Hukukun sürekli yenilenme gereksinimi, insan toplumunun dinamizmini yansıtır. Ancak bu yenilenme, yalnızca yasa koyucunun değil, bireylerin de aktif katılımıyla anlam kazanır. Bir normun ilgası, toplumsal değerlerin yeniden tanımlanmasıdır; bu süreçte bilimsel analizler kadar etik sorgulamalar da gereklidir.
Tartışmayı derinleştirmek için şu sorularla bitirmek mümkündür:
- Bir normun ilgası, toplumun ahlaki evriminde bir aşama mıdır yoksa bir geri dönüş müdür?
- Veri temelli karar alma ile empati temelli adalet arayışı nasıl dengelenebilir?
- Hukuk, bireyin vicdanı ile devletin otoritesi arasında hangi noktada durmalıdır?
Bu sorular, yalnızca hukukçuların değil, her bilinçli vatandaşın yanıtlaması gereken sorulardır. Çünkü ilga, bir kelimeden çok daha fazlasıdır; bir toplumun kendi kendini yeniden yazma cesaretidir.
---
Kaynaklar:
- Kelsen, H. (1960). Pure Theory of Law. University of California Press.
- Hart, H.L.A. (1961). The Concept of Law. Oxford University Press.
- Gilligan, C. (1982). In a Different Voice. Harvard University Press.
- Bourdieu, P. (1990). The Logic of Practice. Stanford University Press.
- Aydın, N. (2020). “Normların İlga Sürecinde Hukuki Boşluk Sorunu”. AÜHFD, 69(2), 311–335.
- European Law Review (2021). Norm Repeal Dynamics in EU Legislation.
- UN Women Policy Brief (2022). Gender Equality and Legal Reform.